aşkın metafiziği

sumpago
arthur schopenhauer; türkçe tercümesi selahattin hilav tarafından yapılan aşkın metafiziği isimli kitapçığındaki analiz-tez’in de; aşkın ne olduğunu, erkeklerin kadınlardan ne beklediğini ve kadınların erkeklerden ne istediğini analiz eder. aslen; schopenhauer bunu bir kitap amaçlı değil; kısa bir tez amaçlı yazmıştır. her ne kadar kitapçıkta yaklaşık 43 sayfa süren bir analiz olsa da; a4 sayfası büyüklüğündeki bir basımda 25 sayfalık klasik bir schopenhauer analiz-tez’idir.
analiz; kadınların erkeklerde kendilerinde bulunmayan özellikleri aradığını, çok büyük aşkların çok büyük hüsranlarla sonlanacağını, aşkın bir nevi gözünün kör olduğunu, bir aşkta beklenilenin entellektüel bir diyaloktan çok hayvansal içgüdülerin tatmini doğrultusunda olduğunu analiz eder.

bakış açısı olarak negatifdir; bununla birlikte, bir çok konuda felsefi yapıtlar sunan (hayat acıları, ölüm, sanat, ahlak vb.) ve kendisinden sonraki felsefi gelişmeyi (özellikle akıl ve irade konularında) etkileyen schopenhauer’in günümüzede de en tanınmış eseridir.
set me free
aşka dair masum bakışları altüst edebilecek 10 kaplan gücünde bir kitaptır.topu topu 90 sayfadır ama tam anlamıyla okunduğunda dumura uğratır. bilmediklerimizden mi bahsetmektedir de böyle oluruz, hayır. bildiğimizi zannettiğimiz şeyi yüzümüze vurduğu içindir bu dumur hali. zaten o özlü sözün de dediği gibi : sizi yere yıkan yumruk sizden güçlü olan değil, nereden geldiğini bilmediğiniz yumruktur.
bir kaç yıl oldu kütüphaneme gireli, çok insana da tavsiye ettim okuduktan sonra lakin sonrasında baktım ki etrafımdaki insanlar inkar etmeye ya da yalanlamaya çalışıyorlar, özellikle de hanım arkadaşlarım, tavsiye etmekten vazgeçtim. ne de olsa insan davranışları içerisinde en belirgin olanı gerçeği inkar etme dürtüsüdür. varsın bilmedikleri ile mutlu kalmaya devam etsin, benden bulmasınlar.
elifielifine
her şeyden önce, erkeğin doğası gereği aşkta vefasızlığa,
kadının ise sürekli sadakata eğilimli olduğu gerçeği vardır.

erkeğin aşkı, doyum bulduğu andan itibaren belirgin bir biçimde azalır: hemen hemen bütün öteki kadınlar onu, sahip olmuş olduğu kadından daha fazla çekerler: erkek değişiklik özler.

kadının aşkı ise, özellikle o andan sonra artmaya başlar.
bu, türü koruyup onun varlığını sürdürmeye, bu bakımdan da olabildiğince fazla çoğalmaya yönelik doğanın amacının bir sonucudur. bildiğimiz gibi erkek, kendisine yeterince kadın sunulduğu takdirde, kolayca yılda yüz çocuk meydana getirebilir:
kadın ise, istediği kadar çok erkeğe sahip olsun, ikiz ihtimalini hesaba katmazsak, yılda sadece bir çocuk dünyaya getirebilir. bu nedenle erkeğin gözü hep başka kadınlardadır;
kadın ise buna karşılık tek bir erkeğe sımsıkı sarılır: çünkü doğa onu içgüdüleri gereği ve hiç düşünmeden, gelecekteki doğumun besleyicisi ve koruyucusunu yanında tutup korumaya sürükler. bundan ötürü erkeğin eşine sadakati yapaydır, kadının ki doğaldır;
dolayısıyla da, kadının ihaneti, nesnel olarak, sonuçları bakımından olduğu kadar, öznel olarak doğaya aykırılığı bakımından da erkeğinkinden çok daha az bağışlanabilir bir ihanettir.

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol